Yine Kastamonu... Yine sel

Ara ara yaşanılan diğer Karadeniz sahilindeki şehirler gibi. Çok şükür ki bu sefer şu ana kadar ölü ve yaralı yok seviniyoruz. Ama İnebolu, Cide ilçe yolunun kapanması, yine Bozkurt ve Çatalzeytin çaylarının taşması akıllarda soru işareti kalmasına sebep. Kimse metrekareye fazla yağış alınıyor bahanelerine sığınmasın. Elbette geçen seneki hadiselerde devletimizin tüm organlarının seferberliği mücadelesini göz ardı edemeyiz. Taktirle karşılıyoruz. Ama acaba bu sadece "yaraları sarıyoruz", tarzı çalışmalar pansuman olma durumundan öte gidememesi hissiyatı da taşımıyor değiliz.

Bu ülkede Çevre Şehircilik ve İklim bakanlığı herhalde sadece TOKI ve inşaat işleri ile uğramıyordur eminim. Ya Orman Bakanlığı? Peki bu ülkede her yıl endüstri, tarım, orman ve çevre üzerine mühendislerimiz mezun olmuyorlar mı onlarca fakültelerden? Oluyordur ama önemli olan plan proje doğrultusunda bu bölge de bu tip doğal afet ve felaketler için ne yaptıkları neler geliştirebildikleri...

Soru sormak gerekirse yetkililerimize hadi önceki yılları boş verin de zaten o ayrı bir yara, geçen 10 ay sonucunda Kastamonu veya Karadeniz sahil şeridinde, başta köy yolları olmak üzere, sel ve felaketlere karşı nasıl önlemler alındı????

Zira yine dereler doldu yine eski veya ufak köprüler yıkıldı, yine dereler önüne ne kattıysa alıp götürdü. Sanki her şeyi önüne alıp götürürken de bir şeyleri bu ormanlarda yanlış veya eksik yapıyorsunuz mesajı verircesine. Yollar göçtü koskaca ilçe yollarına bile ulaşım kapandı. Ülkemizin her toprağı gibi bu bölgenin toprağı da insani da değerlidir. O zaman bu isle iştigal eden mercilerin her birimi doğal afet mazeretine sığınmadan en azından gerekli tedbir ve plan projelerini geliştirmek zorunda.

Geç kalınmadan...

Demiyor muyuz hep "....tedbir bizden takdir Allah'tan” diye ...

Şehirleşme diye diye unuttuğumuz o köyler bir gün herkese yine kucak açacaktır...